Barnaba İncili | Sorularınıza Cevaplar
|
‘Barnaba İncili’ hem Hıristiyan hem çoğu Müslüman uzmanlarca reddedilen, genellikle 16. yy.da İspanyolca ve/veya İtalyanca olarak yazıldığı kabul edilen sahte bir ‘İncil’dir.’ Bu ‘İncil’ dört kanonik Müjde’nin toplamı kadar uzundur (222 bölüm). İçeriği de, bu dört Müjde’den alınıp Hıristiyanlık hakkındaki İslami görüşü onaylamak için harmanlanan anlatılardan oluşmaktadır.
Pseudepigraphical olan (başkasının imzasıyla yazılan) eser, kimi uzmanlara göre bazı gnostik (Cirillo, Ragg), Ebionit (Pines) veya Diatessaronik (1) (Joosten) çalışmalardan da yararlanmış olabilir.
‘Barnaba İncili’den en erken bahis, İbrahim al-Taybili tarafından 1634’te Tunus’ta yazılmış olup Madrid’te saklanan BNM MS 9653 sayılı Moriscolar’a (2) ait bir el yazmasında bulunmaktadır. Ayrıca 6. yy.a ait Decretum Gelasianum (Gelasian Fermanı) ve 7. yy.a ait List of the Sixty Books (Altmış Kitap Listesi) belgelerin de ¨Barnaba’ya göre¨ bir apokrif İncil’den söz edilmektedir. Ne var ki, bu iki belgede söz konusu İncil’in neye benzediğine dair hiçbir ipucu verilmemektedir. Dolayısıyla 16. yy.a ait ‘Barnaba İncili’ ile aynı eser olup olmadığını tespit etmek imkansızdır.
Diğer taraftan bu ‘İncil’, 2. yy.da İskenderiye’de yazılmış olan ¨Barnaba Mektubu¨ veya 413‘den sonra Kıbrıs’ta kaleme alınmış olan ¨Barnaba İşleri¨ apokrifi ile karıştırılmamalıdır. Kaldı ki, yazı üslubu ve içerik itibarıyla ¨Barnaba Mektubu¨ ile ‘Barnaba İncili’ de birbirleriyle uyuşmamaktadır. En basitinden; biri sünnetin gereksiz olduğunu savunurken diğeri gerekli kılmaktadır.
1986’da Hakkari yakınlarında bu İncil’in eski bir Süryanice nüshası bulunduğu iddia edildi.(3) Ancak hemen sonrasında, el yazmasının alsında kanonik Kutsal Kitap’ın Süryanice bir nüshası olduğu tespit edildi.(4)
‘Barnaba İncili’nin üç farklı yer olmak üzere İspanya’da, İtalya’da veya İstanbul’da yazılması olabileceği savunulmaktadır. İstanbul’da yazılış olasılığı, Granada’nın fethiyle 1492‘den sonra İspanya’dan kaçmış olan Yahudi ve Müslümanlar’ın Osmanlı İmparatorluğu’na sığınmalarına bağlı görünmektedir.
Yine bu eserin kapsamlı bir araştırmasını yapmak niyetinde değiliz. Amacımız doğrultusunda birkaç tespitle kanonik İncil’le neden ilgisi olmadığını göstermek yeterli olacaktır. İçerdiği bazı bariz coğrafik ve tarihi çelişkiler, eserin geç yazılış tarihine dair inkar edilemez kanıtlar oluşturur:
İsa’nın Pontius Pilatus yönetimi sırasında doğduğunu, onun yönetimi sırasında da yargılandığını yazmaktadır (3 ile 217.böl). Ancak Romalı vali, hem Luka 3:1’e, hem Josephus’a, hem de Romalı tarihçilere Tiberius yönetimi sırasında İ.S. 26 yılında göreve başladı.
‘Barnaba İncili’nde İsa, Celile denizinden Nasıra’ya varırken tasvir edilmektedir (20-21. bölüm). Ama Nasıra 600 metrelik rakımla Celile denizinden 25 km.lik uzaklıtadır. Kudüs’ü de göl kenarında gösterir (151-152. böl.), ama 811 metrelik rakımla Ölü Deniz’den 23 km. uzaklıktadır.
Adem ile Havva’nın elma yediklerini söyler (40. böl.). Ne var ki, Tevrat ¨iyi ile kötüyü bilme meyvesi¨nden söz der. Bu hata, hem ‘elma’ hem de ‘kötülük’ için İncil’in Latince çevirisinde kullanılan ‘malum’ kelimesinin karıştırılmasından kaynaklanır.
İsa’dan ¨Jesu Cristo¨ (İsa Mesih) olarak söz eder; aynı zamanda İsa, ¨Ben Mesih değilim¨ derken görülür (42. böl.).
50. bölümde ‘minuta’dan, altın dinar’ın bir alt para birimi olarak söz eder. Halbuki Roma İmparatorluğu’nda dinar gümüştendi; ‘minuta’ ise İspanya’da yüzyıllar sonra kullanılan bir para birimidir.
‘Lütuf Yılı’ (jubilee) her 100 yılda bir kutlanır der (82. böl.). Halbuki Tevrat’a göre her 50 yılda bir kutlanır (Lev. 25). Yazar, Lütuf Yılı’nın (jubilee) her 100 yılda bir kutlanmasını emreden Papa VIII. Boniface’nin 1330 yılındaki fermanından etkilenmişe benzer.
119. bölümde ‘şeker’den söz eder. Halbuki şeker Akdeniz kültürüne 7. yy. dan sonra Araplar tarafından getirildi. (5)
91. bölümde 40 günlük oruç/perhizden söz edilmektedir. Halbuki İznik Konseyi’ne kadar (İ.S. 325) bu Hıristiyan geleneği bilinmemektedir. Dönemin Yahudi kaynaklarında da yoktur (Mişna Tractate: Taanith ¨Oruç günleri¨).
93. bölümde Hirodes İsa’ya tapar. Ama bu, kendini Tanrı ilan eden tarihsel Hirodes’in karakteri ışığında mümkün gibi görünmemektedir (Luk. 22:47-54, 66-71, 23:1-23).
‘Barnaba İncili’ şarabın fıçılarda saklandığını söyler (152. böl.). Halbuki İ.S. 5. yy.a kadar tulumlarda veya anforalarda (küpler) saklanır, fıçılar bilinmezdi. Filistin’de de fıçı için uygun ağaçlar yetişmemektedir. Fıçı, çok sonradan Galya’da ve Kuzey İtalya’da geliştirilen bir teknikle üretilmiştir.
Eski Antlaşma’dan yapılan alıntılar, Eski Antlaşma’nın 4. yy.a ait Latince çevirisi Vulgata’dan yapılmıştır. Aynı zamanda 60, 78, 106, 135 ve 217. bölümlerde İtalyan yazar Dante’den de (İ.S. 1265-1321) alıntılar yapılmaktadır!
‘Barnaba İncil’i 222. bölümde Pavlus’tan ¨kandırılmış biri¨ olarak söz eder. Bu, eleştirmenimizin sözünü ettiği, [Kökeni Kudüs Mesihiler cemaatine isnat edilen bazı İnciller(‘in)... içinde Pavlos’un aleyhinde beyanlar olan ve Pavlos’un iki yüzlü bir tahrifatçı olduğunu, İsa’nın İncil’ini deforme ettiğini ilan eden] ‘İncil’ olsa gerek. Yani apokrifler arasında saydığı ‘Barnabas’ın İncili’ olsa gerek. Çünkü diğer apokrifler dahil olmak üzere ‘Barnabas’ın İncili’nden başka, Pavlus’u eleştiren bir ‘İncil’ yoktur! Ne var ki, ‘Barnaba İncili’ [Kökeni Kudüs Mesihiler cemaatine] asla isnat edilmedi, edilmez de; çünkü ortaya çıktığı zaman, Kudüs Mesihiler cemaati ortadan kaybolalı 1500-1600 yıl geçmişti.
Apokriflerle ilgili bu bölümün başında söylediğimiz gibi, aslında ‘Barnaba İncil’i apokrif bile sayılmaz. En iyimser görüşler çerçevesinde bile, 14. yy.dan sonra hazırlanan bir sahtekarlık işidir. Bu eser ne kilise babları tarafından biliniyordu ne de kanonun oluşum dönemi ile yakından uzaktan bir ilgisi olmuştur. Bir kez daha, bazılarının, inançlarını haklı çıkarmak adına İncil’e ihtiyaç duydukları anlaşılmaktadır. Asıl İncil’de bu desteği bulamadıkları için de sahtesini yapmışlardır. Bu ne gösterir? Bütün apokriflerin gösterdiği gibi, asıl İncil’in Kutsal bir Yazı olduğunu hatırlatır!
1 Diatessaron, uyumlu ve paralel ayetleri birleştirerek tek cilt haline getirilmek üzere dört Müjde ile (Matta, Markos, Luka ve Yuhanna) İ.S. 175 yılında Tatian tarafından yapılan uyarllmadır. 2 Morisco: Ortaçağ’da İspanya yarımadası tekrar Hıristiyanlar tarafından fethedildiğinde Hıristiyanlığa döndürülen Müslümanlar’a İspanyolların taktığı ad. 3 Hamza Bektaş, İlim ve Sanat Dergisi, Mart-Nisan 1986; ve: ¨Original Bible of Barnabas Found in Turkey¨, The Minaret 12, 3; 1. +16. Nisan, 1985. 4 Ron Pankow, ¨The Barnabas Bible?¨, in: Arabia 1985/1405//March-April/Rajib, n.p.
5 Sharpe, Peter (1998). Sugar Cane: Past and Present. Illinois: Southern Illinois University.
Yukarıdaki metin Pr. Carlos Madrigal tarafından yazılan ¨Apologia¨ adlı kitabın 606-608 sayfalardan alındı.
Kitabı satın almak için: Apologia
Pseudepigraphical olan (başkasının imzasıyla yazılan) eser, kimi uzmanlara göre bazı gnostik (Cirillo, Ragg), Ebionit (Pines) veya Diatessaronik (1) (Joosten) çalışmalardan da yararlanmış olabilir.
‘Barnaba İncili’den en erken bahis, İbrahim al-Taybili tarafından 1634’te Tunus’ta yazılmış olup Madrid’te saklanan BNM MS 9653 sayılı Moriscolar’a (2) ait bir el yazmasında bulunmaktadır. Ayrıca 6. yy.a ait Decretum Gelasianum (Gelasian Fermanı) ve 7. yy.a ait List of the Sixty Books (Altmış Kitap Listesi) belgelerin de ¨Barnaba’ya göre¨ bir apokrif İncil’den söz edilmektedir. Ne var ki, bu iki belgede söz konusu İncil’in neye benzediğine dair hiçbir ipucu verilmemektedir. Dolayısıyla 16. yy.a ait ‘Barnaba İncili’ ile aynı eser olup olmadığını tespit etmek imkansızdır.
Diğer taraftan bu ‘İncil’, 2. yy.da İskenderiye’de yazılmış olan ¨Barnaba Mektubu¨ veya 413‘den sonra Kıbrıs’ta kaleme alınmış olan ¨Barnaba İşleri¨ apokrifi ile karıştırılmamalıdır. Kaldı ki, yazı üslubu ve içerik itibarıyla ¨Barnaba Mektubu¨ ile ‘Barnaba İncili’ de birbirleriyle uyuşmamaktadır. En basitinden; biri sünnetin gereksiz olduğunu savunurken diğeri gerekli kılmaktadır.
1986’da Hakkari yakınlarında bu İncil’in eski bir Süryanice nüshası bulunduğu iddia edildi.(3) Ancak hemen sonrasında, el yazmasının alsında kanonik Kutsal Kitap’ın Süryanice bir nüshası olduğu tespit edildi.(4)
‘Barnaba İncili’nin üç farklı yer olmak üzere İspanya’da, İtalya’da veya İstanbul’da yazılması olabileceği savunulmaktadır. İstanbul’da yazılış olasılığı, Granada’nın fethiyle 1492‘den sonra İspanya’dan kaçmış olan Yahudi ve Müslümanlar’ın Osmanlı İmparatorluğu’na sığınmalarına bağlı görünmektedir.
Yine bu eserin kapsamlı bir araştırmasını yapmak niyetinde değiliz. Amacımız doğrultusunda birkaç tespitle kanonik İncil’le neden ilgisi olmadığını göstermek yeterli olacaktır. İçerdiği bazı bariz coğrafik ve tarihi çelişkiler, eserin geç yazılış tarihine dair inkar edilemez kanıtlar oluşturur:
İsa’nın Pontius Pilatus yönetimi sırasında doğduğunu, onun yönetimi sırasında da yargılandığını yazmaktadır (3 ile 217.böl). Ancak Romalı vali, hem Luka 3:1’e, hem Josephus’a, hem de Romalı tarihçilere Tiberius yönetimi sırasında İ.S. 26 yılında göreve başladı.
‘Barnaba İncili’nde İsa, Celile denizinden Nasıra’ya varırken tasvir edilmektedir (20-21. bölüm). Ama Nasıra 600 metrelik rakımla Celile denizinden 25 km.lik uzaklıtadır. Kudüs’ü de göl kenarında gösterir (151-152. böl.), ama 811 metrelik rakımla Ölü Deniz’den 23 km. uzaklıktadır.
Adem ile Havva’nın elma yediklerini söyler (40. böl.). Ne var ki, Tevrat ¨iyi ile kötüyü bilme meyvesi¨nden söz der. Bu hata, hem ‘elma’ hem de ‘kötülük’ için İncil’in Latince çevirisinde kullanılan ‘malum’ kelimesinin karıştırılmasından kaynaklanır.
İsa’dan ¨Jesu Cristo¨ (İsa Mesih) olarak söz eder; aynı zamanda İsa, ¨Ben Mesih değilim¨ derken görülür (42. böl.).
50. bölümde ‘minuta’dan, altın dinar’ın bir alt para birimi olarak söz eder. Halbuki Roma İmparatorluğu’nda dinar gümüştendi; ‘minuta’ ise İspanya’da yüzyıllar sonra kullanılan bir para birimidir.
‘Lütuf Yılı’ (jubilee) her 100 yılda bir kutlanır der (82. böl.). Halbuki Tevrat’a göre her 50 yılda bir kutlanır (Lev. 25). Yazar, Lütuf Yılı’nın (jubilee) her 100 yılda bir kutlanmasını emreden Papa VIII. Boniface’nin 1330 yılındaki fermanından etkilenmişe benzer.
119. bölümde ‘şeker’den söz eder. Halbuki şeker Akdeniz kültürüne 7. yy. dan sonra Araplar tarafından getirildi. (5)
91. bölümde 40 günlük oruç/perhizden söz edilmektedir. Halbuki İznik Konseyi’ne kadar (İ.S. 325) bu Hıristiyan geleneği bilinmemektedir. Dönemin Yahudi kaynaklarında da yoktur (Mişna Tractate: Taanith ¨Oruç günleri¨).
93. bölümde Hirodes İsa’ya tapar. Ama bu, kendini Tanrı ilan eden tarihsel Hirodes’in karakteri ışığında mümkün gibi görünmemektedir (Luk. 22:47-54, 66-71, 23:1-23).
‘Barnaba İncili’ şarabın fıçılarda saklandığını söyler (152. böl.). Halbuki İ.S. 5. yy.a kadar tulumlarda veya anforalarda (küpler) saklanır, fıçılar bilinmezdi. Filistin’de de fıçı için uygun ağaçlar yetişmemektedir. Fıçı, çok sonradan Galya’da ve Kuzey İtalya’da geliştirilen bir teknikle üretilmiştir.
Eski Antlaşma’dan yapılan alıntılar, Eski Antlaşma’nın 4. yy.a ait Latince çevirisi Vulgata’dan yapılmıştır. Aynı zamanda 60, 78, 106, 135 ve 217. bölümlerde İtalyan yazar Dante’den de (İ.S. 1265-1321) alıntılar yapılmaktadır!
‘Barnaba İncil’i 222. bölümde Pavlus’tan ¨kandırılmış biri¨ olarak söz eder. Bu, eleştirmenimizin sözünü ettiği, [Kökeni Kudüs Mesihiler cemaatine isnat edilen bazı İnciller(‘in)... içinde Pavlos’un aleyhinde beyanlar olan ve Pavlos’un iki yüzlü bir tahrifatçı olduğunu, İsa’nın İncil’ini deforme ettiğini ilan eden] ‘İncil’ olsa gerek. Yani apokrifler arasında saydığı ‘Barnabas’ın İncili’ olsa gerek. Çünkü diğer apokrifler dahil olmak üzere ‘Barnabas’ın İncili’nden başka, Pavlus’u eleştiren bir ‘İncil’ yoktur! Ne var ki, ‘Barnaba İncili’ [Kökeni Kudüs Mesihiler cemaatine] asla isnat edilmedi, edilmez de; çünkü ortaya çıktığı zaman, Kudüs Mesihiler cemaati ortadan kaybolalı 1500-1600 yıl geçmişti.
Apokriflerle ilgili bu bölümün başında söylediğimiz gibi, aslında ‘Barnaba İncil’i apokrif bile sayılmaz. En iyimser görüşler çerçevesinde bile, 14. yy.dan sonra hazırlanan bir sahtekarlık işidir. Bu eser ne kilise babları tarafından biliniyordu ne de kanonun oluşum dönemi ile yakından uzaktan bir ilgisi olmuştur. Bir kez daha, bazılarının, inançlarını haklı çıkarmak adına İncil’e ihtiyaç duydukları anlaşılmaktadır. Asıl İncil’de bu desteği bulamadıkları için de sahtesini yapmışlardır. Bu ne gösterir? Bütün apokriflerin gösterdiği gibi, asıl İncil’in Kutsal bir Yazı olduğunu hatırlatır!
1 Diatessaron, uyumlu ve paralel ayetleri birleştirerek tek cilt haline getirilmek üzere dört Müjde ile (Matta, Markos, Luka ve Yuhanna) İ.S. 175 yılında Tatian tarafından yapılan uyarllmadır. 2 Morisco: Ortaçağ’da İspanya yarımadası tekrar Hıristiyanlar tarafından fethedildiğinde Hıristiyanlığa döndürülen Müslümanlar’a İspanyolların taktığı ad. 3 Hamza Bektaş, İlim ve Sanat Dergisi, Mart-Nisan 1986; ve: ¨Original Bible of Barnabas Found in Turkey¨, The Minaret 12, 3; 1. +16. Nisan, 1985. 4 Ron Pankow, ¨The Barnabas Bible?¨, in: Arabia 1985/1405//March-April/Rajib, n.p.
5 Sharpe, Peter (1998). Sugar Cane: Past and Present. Illinois: Southern Illinois University.
Yukarıdaki metin Pr. Carlos Madrigal tarafından yazılan ¨Apologia¨ adlı kitabın 606-608 sayfalardan alındı.
Kitabı satın almak için: Apologia
Hiç İncil Okudunuz Mu?

Burayı tıklayıp sipariş verin.
İncil'i size hediyemiz olarak ücretsiz kargo ile üç günde adresinize göndeririz.
İncil'i size hediyemiz olarak ücretsiz kargo ile üç günde adresinize göndeririz.